Retina hastaları kontrollerine düzenli gitmeli
11 Şubat 2022

WhatsApp Image 2022-02-11 at 11.12.15.jpeg
Kovid-19 salgını nedeniyle uzman hekimlere başvurmayan, düzenli kontrollerden yoksun kalan retina hastalarında görme kayıpları gelişebiliyor. Bu nedenle gerekli önlemleri alarak göz doktoruna başvurmak hastalıkların önüne geçilmesi açısından önem taşıyor
Pandemi sürecinde ertelenen göz kontrolü randevuları, erken tanının önüne geçerek ciddi görme kayıplarına neden olabiliyor. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Göz Kliniği'nden Doç. Dr. Sadık Altan Özal, pandemi döneminde göz sağlığı hakkında bilgiler verdi…
 Pandemi döneminde retinal hastalıklar oldukça ihmal edildi. İhmal edilen rahatsızlıklardan biri olan diyabetik retinopati, toplumda önemli bir körlük sebebi olarak biliniyor. Kan şekerinin yükselmesi ve başka sistemik faktörler, gözün ağ tabakasındaki (retina) küçük damarlara zarar veriyor. Diyabete bağlı retina hastalığı, hastalığın süresi ile ilişkili olup, Tip 1 diyabette, hastalıktan 5 yıl sonra olguların yaklaşık dörtte biri ve 15 yıl sonra hemen hepsinde retinada bozukluk görülüyor. Hastada aynı zamanda kol tansiyonu yüksekliği ve gebelik varsa risk artıyor. Diyabetli hastanın, aralıklı olarak ve hiç bulgu yoksa yaklaşık yılda 1 kez göz dibi (retina) kontrollerini yaptırmaları ve gerektiğinde tedavi olmaları gerekiyor. Kontrolleri aksatmamakla körlük büyük oranda engellenebiliyor.
752x395-retina-hastalari-kontrollerine-duzenli-gitmeli-1644244387550.jpeg
İKİ GÖZDE DE ORTAYA ÇIKABİLİR
 Diyabetik retinopati belirtileri bir veya iki gözde ortaya çıkabiliyor. Diyabetik retinopati, gözde önemli bir hasar oluşturana kadar hiçbir belirti göstermeyebilir. Belirtiler arasında bulanık veya çarpık görme, zor okuma, renk algısı ile ilgili zorluk, 'uçuşan cisimler' olarak adlandırılan noktaların görünümü ve görüş alanı boyunca bir gölge görme bulunmaktadır. Özellikle diyabetik retinopati veya diyabet için daha yüksek risk altında olan kişilerin bir oftalmolog tarafından düzenli olarak göz muayenesi yaptırmaları önem taşıyor. 50 yaşın üzerindeki kişilerin, herhangi bir görme kaybı meydana gelmeden önce göz doktoruna her yıl muayene olması önerilir.
 Retina damar tıkanıkları, diyabetik retinopatiden sonra en sık görme kaybına yol açan retina hastalığı olarak sıralanmaktadır. Bu hastalık ven kök tıkanıklığı ve ven dal tıkanıklığı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bir venin tıkanıklığı, bu tıkanıklığın gerisindeki damar içi basıncı artırarak, o bölgede kanama ve sıvı birikimine neden olmaktadır.
 Ven kök tıkanıklığı, retina dolaşımından kan toplayan ana damarın kısmen veya tamamen kapanması durumunda meydana geliyor. Bu durum, ani görme kaybına ve gözle ilgili diğer sorunlara neden olabiliyor. Kısmi ven kök tıkanıklığı ise hiçbir belirti göstermeksizin ortaya çıkabilmektedir. Ven kök tıkanıklıklarında erken teşhisin önemi akılda tutulmalıdır. Tedaviye erken dönemde başlanırsa çoğu hastanın ciddi görme kaybı önlenebilmektedir. 60 yaş üzerinde sık rastlanan bu hastalıkta risk faktörü olarak hipertansiyon, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve glokom sayılabilir. Ayrıca kan diskrazileri (kan pıhtılaşma anomalileri), inflamatuar veya enfeksiyöz vaskülitler gibi nadir rastlanan risk faktörlerinin özellikle 50 yaşın altındaki genç hastalarda araştırılması gerekiyor.
 Ven dal tıkanıklığı da ven kök tıkanıklığı gibi ani görme kaybına neden olabilmektedir. Etkilenen bölge gözün merkezinde değilse, ven dal tıkanıklığı hiçbir belirti göstermeyebilir. Ven dal tıkanıklığı, ven kök tıkanıklığına oranla daha sık görülmektedir. Daha çok 50 yaş üzerinde gördüğümüz bu hastalıkta, kadın-erkek oranının eşit olduğu bilinmektedir.