Minik bebeklerin hayata tutunma hikayeleri dikkat çekti
Dünya Prematüre Günü'nde erken doğan bebekler ve aileleri Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde bir araya geldi. Minik bebeklerin hayata tutunma hikayeleri dikkat çekti. 31 haftalık iken 900 gram olarak dünyaya gelen Aybars Mete bebek, uzun yoğun bakım sürecinde 3 ameliyat geçirdi. Erken doğan 710 gramlık Güliz bebek beyin kanaması geçirdiği yoğun bakımda 101 gün kaldı. Güliz bebeğin ailesi, "Neredeyse yaşam sınırı, yaşamaz denen bir bebekti. Bebeğimizin ayak izini aldım ve her saat sanki çocuğum var gibi süt sağdım" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de her 10 bebekten birinin prematüre olarak dünyaya geldiği belirtilirken yılda yaklaşık 150 bin bebek prematüre olarak hayata gözlerini açıyor. 17 Kasım Dünya Prematüre Günü dolayısıyla Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde Çocuk Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali Can Hatemi ile prematüre bebekler ve ailelerinin katıldığı bir etkinlik gerçekleştirildi. Prematüre doğan bebekler için doğum sonrası takip ve tedavi sürecinin önemine dikkat çekilirken, yaşama tutunan bebekler için pasta kesildi. Etkinlikte erken doğan birçok bebeğin hayata tutunuş hikayesi dikkat çekti. Etkinlikte bebeklerin doğdukları zamanki halleri ve tedavileri tamamlandığındaki halleri ise aileler için yan yana koyulan fotoğraflarla sergilendi, prematüre bebeklere dikkat çekmek için ise hastane önünden gökyüzüne mor balonlar bırakıldı.
31 haftalıkken 900 gram olarak dünyaya gelen Aybars Mete bebek, uzun yoğun bakım sürecinde 3 ameliyat geçirirken doktorlar da yaşama ihtimalini zayıf gördü. Aile bebeklerini kaybedecekleri üzüntüsüyle minik bebeğe eşya bile almak istemezken, yaşama tutunan Aybars Mete bebek ailesinin yüzünü güldürdü.
"Doktorlar her şeye hazırlıklı olun dedi, hiçbir şey almadık oğlumuza"
Aybars Mete bebeğin iyileşmesini beklerken yaşadıkları zor zamanları anlatan 21 yaşındaki anne Beyzanur Dilsiz, "Bebeğimiz olması 2,5 ay erken doğdu. 4 hafta geriden geliyordu gelişim geriliğimiz vardı. Doğduktan 1 gün sonra ameliyat oldu, bağırsaklarında bir sıkıntı vardı bunu doktorlarımız anne karnında fark etti. 900 gram doğdu, 800 gramla ameliyata girdi. Bağırsaklarındaki sıkıntıdan dolayı bağırsakları dışarı çıkarıldı. Şu an bir sıkıntımız yok, çok şükür, karnımızda 3 dikiş yarasıyla hayatımızı sürdürüyoruz. Toplam 3 sefer ameliyat geçirdi, ilk çocuğumuz doktorlarımız da çok güçlü bir bebeğiniz var diyor. Doktorlar her şeye hazırlıklı olun dedi, biz yaşamasına imkan vermiyorduk. Ölüm var dedi ucunda hep böyle olduğu için biz hiçbir şey almadık oğlumuza çünkü doğduktan sonra biz zaten 45 gün hiç göremedik. Bir tek kapı süsü yaptırmıştım onu da kapıya asmadım, çünkü eve hep üzgün geliyorduk" dedi.
710 gram dünyaya geldi, 101 günlük yoğun bakım sürecinde beyin kanaması geçirdi
Songül ve Turgay Beler çiftinin kızı Güliz bebek ise 24 haftalık 710 gram olarak dünyaya gelirken 101 gün yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdi. Ailesinin ilk çocuğu olan ve umutla başında beklediği minik bebek yoğun bakımda geçirdiği beyin kanamasıyla herkesi korkuttu. Ancak küçük yüreğin hayata tutunma mücadelesi galip geldi ve ailesi kızlarını sağlıkla alarak evine götürdü. Güliz bebeğin, prematüre olmasından kaynaklı tedavileri devam ederken aile, prematüre bebeklerde bakımın önemine dikkat çekti.
"710 gram dünyaya geldi, 101 gün yoğun bakımda kaldı"
Bebeğinin yoğun bakımda bulunduğu sürecin kendileri için çok zor geçtiğini ifade eden Güliz bebeğin annesi Songül Beler, "Çocuğum 24 haftalık doğdu, 710 gram dünyaya geldi. Neredeyse yaşam sınırı, yaşamaz denen bir bebekti. Çok şükür şu an iyi, 11 aylık oldu. Zor süreçlerimiz oldu, hala daha hastanelerde kontrollerimiz devam ediyor. İlk çocuğumuzdu, 101 gün yoğun bakımda kaldı, zordu. Doğumdan sonra yoğun bakım sürecindeyken beyin kanaması geçirdi. Gözüyle ilgili sıkıntılarımız var. Bebeğimizin ayak izini aldım ve her saat sanki çocuğum var gibi süt sağdım" ifadelerini kullandı.
Özlem ve Erhan Şengül çiftinin bebeği ise anne karnında zehirlenme yaşadı ve erken doğum gerekti. Ardından hastanede tedavisi tamamlanan Kumsal Defne bebek, evine gönderildi. Bebeğinin adını eşi kendisine kumsalda evlenme teklifi ettiği için Kumsal koyduklarını anlatan Özlem Şengül, ilk bebeğini karnında kaybetmesinin ardından minik Kumsal'ın evine dönmesinin kendisini çok mutlu ettiğini anlattı.
"İsminin anlamı da eşim bana kumsalda evlenme teklif etti"
Çocuğunun prematüre olarak dünyaya geldiğini ve bu sürecin kendisi için çok zor geçtiğini anlatan Kumsal bebeğin annesi Özlem Şengül, "7 aylık doğdu, gebelik zehirlenmesi yaşadım. 39 gün kuvözde kaldı, çok zor bir süreçti. Allah'a şükürler olsun, atlattık her şey geride kaldı. Miniğimizin adı Kumsal Defne Şengün. İsminin anlamı da eşim bana kumsalda evlenme teklif etti. Ben ilk çocuğumu kaybetmiş bir anne olarak baya bir zor günler geçirdim annemle beraber 7 gün hastanede kaldım" şeklinde konuştu.
"Prematüre bebeklerin hayatlarına dokunmaya çalışıyoruz"
Prematüre bebeklerin yaşamda kalabilmesi için sağlıkçılar olarak ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Merih Çetinkaya, ailelerin bu zorlu süreç sonra bebeklerine yönelik takiplerinin sürdürmesinin önemine değindi. Çetinkaya, "Farkındalık oluşturmak amacını sağlıyoruz. Yaptığımız özel bir dokunuş, anne karnında geçirmesi gereken süreyi kuvözde bizlerle beraber ve zorlu bir süreç olarak yaşayan prematüre bebeklerin hayatlarına dokunmaya çalışıyoruz. Tabi bu bebekler sadece erken doğmuyor, başta akciğer, kalp beyin, böbrek gibi tüm organ sistemlerinin de gelişmediğini, ona uygun bir tedavi yaklaşımı içinde bulunulması gerektiğini söyleyebiliriz" diye konuştu.