Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği ile yoğun bakımında koronavirüs tedavisi gören ve aşı yaptırmadıkları için hastalığı ağır geçiren anne adayları, pişmanlığın yanı sıra bebeklerinin hayatı için endişe duyuyor.
Kovid-19'la mücadelede Türkiye'nin önemli sağlık üslerinden biri olan hastane, kadın doğum bölümünde açılan Kovid gebe servisiyle de hastalığa yakalanan hamilelerin sağlığına kavuşması için hizmetlerini sürdürüyor. Hastanede salgın sürecinin başından bu yana 495 gebe kadın tedavi görürken, anne adaylarının bazıları tüm müdahalelere karşın yaşamını yitirdi.
Şu anda, hastalığa yakalanan 12 hamilenin tedavisi, hastanenin Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde sürerken, nefes darlığı çekenlere ise oksijen desteği veriliyor. 3'ü hamile, 3'ü Kovid nedeniyle erken doğum yaptırılmış 6 hastanın tedavisi ise yoğun bakımda devam ediyor. Bunlardan ağır hastalığı nedeniyle erken doğum yaptırılan ve entübe edilen 18 yaşındaki genç hastanın sağlık durumu da ciddiyetini koruyor.
Kovid gebe servisinde tedavi gören aşısız anne adayları, hem aşı olmamanın hem de bebeklerinin ve kendi hayatlarını riske atmanın pişmanlığını yaşıyor.
"Keşke aşı olsaydım"
Bu anne adaylarından biri de 2 düşük yaptıktan sonra üçüncü hamileliğinde çocuğunu kucağına almak için gün saydığı sırada Kovid-19'a yakalanan Sibel Erol Kaleli. 27 yaşındaki Kaleli, hamileliğinin 32. haftasında hastalığın pençesine düştü. Düşük riski olduğu için aşı olmaktan kaçınan Kaleli, bir yandan aşı olmamanın pişmanlığını bir yandan da bebeğini kaybetme ihtimalinin korkusunu yaşıyor. Anne adayı Kaleli'nin tek isteği, sağlığına kavuşarak bebeğini kucağına alabilmek.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Kaleli, geçen hafta cuma günü Kovid-19 belirtilerini hissetmeye başladığını fakat grip sandığı için hemen hastaneye gitmediğini anlattı.
Durumu kötüleşince hastaneye başvurarak test olduğunu ve sonucun pozitif çıktığını aktaran Kaleli, "Beni yatırmalarını, gözetim altında tutmalarını rica ettim. 6 gündür hastanede yatıyorum. Durumum iyiye gidiyor. Nefes darlığım yavaş yavaş geçmeye başladı. Doktorlarımız sayesinde daha da iyiye gideceğim inşallah." dedi.
Aşı olmadığını dile getiren Kaleli, "Çok pişmanım. Bütün hamilelerin aşı olmalarını rica ediyorum. Riskli bir durumum vardı, doktor aşı olmamı istememişti. 'Keşke olsaydım' diyorum şimdi. Bütün hamilelerin aşı olması lazım. Çok kötü bir şey, hamilelikte daha da çok ilerliyor. Elden bir şey gelmiyor. Çocuğun için riskli, kendin için riskli." diye konuştu.
Anne adaylarına da seslenen Kaleli, "Dikkatli olsunlar. Aşılarını yaptırsınlar. Ben oldum, başkası bunu yaşamasın." ifadelerini kullandı.
"Çocuk açısından bir problem yok, annenin nefes darlığı var"
Hastanenin Kadın Hastalıkları-Doğum ve Perinatoloji Klinikleri Program Yöneticisi Doç. Dr. İbrahim Polat, Kaleli'nin durumuna ilişkin bilgi verirken, daha önce 2 düşük yaptığını, bunun ilk doğumu olacağını söyledi.
Kaleli'nin eşinin de Kovid olduğunu belirten Polat, "Aşıda biraz gecikmiş eşi. Artık kim kime bulaştırdı bilmiyoruz. Hastanın 32 haftalık gebeliği var. Yani viyabilite sınırlarında, çocuk doğduğu zaman yaşayabilecek durumda. Çocuk açısından bir problem yok. Annenin nefes darlığı var. Bu nefes darlığını yenmek için de en önemli tedavimiz oksijen. 12 litreyle oksijen alıyor şu anda. İnşallah buradan geri dönüş başlayacak, rahatladıkça düşüreceğiz. Eğer nefes darlığı artarsa yükselteceğiz. Böyle bir tedavi uyguluyoruz." diye konuştu.
Aynı zamanda medikal tedavinin de devam ettiğine değinen Polat, çocuğun akciğerlerini geliştirecek iğnelerin yapıldığını, takip ettikçe durumuna göre karar vereceklerini ifade etti.
Aşılı gebeler hastalığı ayakta ya da 1-2 gün yatarak geçiriyor
Pandemi ilk başladığından bu yana virüs bulaşmış gebelerle ilgilendiğini ve diğer hastanelerden farklı olarak ayrı bir Kovid gebe servisi açtıklarını aktaran Polat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pandeminin başında Kovid, gebeleri çok etkilenmezken son delta varyantının çıkmasıyla çok etkili olmaya başladı. Özellikle aşısız olanlar çok etkilenmeye başladılar. Ne oluyor? En büyüğünü söyleyelim, hayati risk var. Yani anneleri kaybediyoruz. İstanbul'da belki en çok anne kaybının yaşandığı bir iki hastaneden biriyiz. Çünkü bütün Kovid gebeleri bize sevk ediyorlar. Çok üzülüyoruz bu gebelerimizi kaybederken. Çünkü genç insanlar ve iki canlılar. Şu anda 18 yaşında bir gebemiz yoğun bakımda. Çok üzülüyoruz."
Doç. Dr. Polat, serviste yatan 12 hasta ve yoğun bakımda yatan 6 gebe ve doğum yapan hastanın hepsinin aşısız olduğuna dikkati çekerek, "Bir kere görüldüğü gibi aşılı olanlar hastalığa yakalanmıyor. Her aşının değişik oranlarda da olsa koruması var. Yakalanmış olsa dahi bu hastalar ayakta geçiriyorlar ya da 1-2 gün yatırıp taburcu ediyoruz. Bu yüzden aşılı olmak önemli." değerlendirmesini yaptı.
Kandaki oksijen satürasyonu düşerse erken doğuma gidiliyor
Kovid tedavisinin sınırlı olduğunu, antiviral tedavilerin yanı sıra semptomlara yönelik tedavi uyguladıklarını anlatan Polat, Kovid gebelerin tedavi süreçlerine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Nefes darlığı ve öksürüğü varsa oksijen veriyoruz. En büyük tedavi oksijen ve diğer ilaçlarımız. Eğer hasta bunlarla düzelmiyorsa veya daha da kötüleşiyorsa birinci basamak yoğun bakım ünitesine alıyoruz. Hastaya burada daha yüksek dozlarda hızlı akımla oksijen veriyoruz. Bunlarla da düzelmezse ve kanda oksijen satürasyonu daha da düşerse o zaman da yoğun bakımda entübe ediyoruz. İşte o aşamada artık doğum da yaptırıyoruz. Çünkü satürasyonun düşmesi bebeğin beynini bile etkileyebiliyor. Oksijen seviyesi düşmeye başladığı zaman doğum yaptırdığımız için bu etkilerden kurtulmuş oluyor. Çocuklarda genelde bir sekel görmedik. Genelde eğer çok prematür değilse -çünkü 26-28 haftalık doğan çok küçük bebekler var- bir problem olmuyor. Onların kendi küçüklüğünden dolayı oluşacak sekeller var, Kovid'den dolayı değil. Onun dışında 34 haftanın üzerinde genelde bir problem çıkmıyor."
Doç. Dr. Polat, gebe hastaların bir kısmının yoğun bakımda entübe olduktan sonra iyileşerek servise çıktığını ve taburcu edildiğini, serviste yatan gebe hastaların bazılarını ise kaybettiklerini bildirdi.
"Gebeliğin süresine bakılmaksızın aşı olabilirler"
Gebe hastaların farklı gerekçelerle aşı olmadıklarını, bebeklerine zarar gelmesinden ve diğer yan etkilerinden çekindiklerini aktaran Polat, hem Türkiye'de hem de dünyada kullanılan Kovid aşılarının gebeler üzerindeki güvenilirliğinin ispat edildiğini, Dünya Sağlık Örgütü ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin gebelere aşıyı önerdiğini, aşı olmamak için bir neden olmadığının altını çizdi.
Tüp bebek tedavisi gören hastalara da aşıyı önerdiklerini dile getiren Polat, şöyle devam etti:
"Aşı olmak hayat kurtarıcı olabilir, bu yüzden çok önemli. 18 yaşında kızımız yoğun bakımda yatıyor. Aşı olmadığınız zaman bu durumlara düşebilirsiniz. Bunu hesap etmeniz lazım. Aşının çocuklar üzerinde bir etkisi gösterilmemiş. Aksine aşı olmamanın çocuklar üzerinde etkisi var. Erken doğum riski var. Hasta kötüleşince erken doğum yaptırmak zorunda kalıyoruz. Çoğu hastada böyle oluyor. Bebek kurtuluyor, anneyi kaybediyoruz. Bebekler ikinci üçüncü üç aylarda doğuyorlar ve genelde yaşıyorlar. Bebeğin yaşayıp, annenin kaybedildiği çok vaka var. Kaybettiğimiz bütün hastalar hemen hemen böyle. Bir hastamızda çocuğu da kaybettik. Doğduğu zaman yaşamayacak sınırındaydı. O hastamızda aile doğurtmamızı istemedi. Çünkü aileye bilgi verirken şunu söylüyoruz. Yaptığımız sezaryen annenin durumunu daha da ağırlaştırabiliyor."
Anne adaylarına seslenen Doç. Dr. Polat, sözlerini, "Aşı olmalarını öneriyoruz. Güvenilirlikleri çeşitli kuruluşlar tarafından ispatlanmış aşılar bunlar. Özellikle ölü aşılar zaten yıllarca bilinen aşılar. Ölü aşılarda mesela grip aşısı, gebeye yine yapıyorduk. Aynı aşı şu anda da var, Kovid için de var. Yeni jenerasyon aşıların da güvenliği sağlamış olduğu için bunlar da yapılabilir. Hiç çekinmesinler. Gebeliğin süresine bakılmaksızın aşı olabilirler. Eğer çekiniyorlarsa ilk 3 ay olmasınlar, ondan sonra olsunlar. Şu anda dış rehberlerde aşının ilk 3 ayda bile olunabileceği konusunda yayınlar var. Aşı karşıtı olabilirsiniz. O zaman ona göre önlem alıp hasta olmamaya çalışmanız lazım. Eğer değilseniz de ihmal etmeyin. 'Bugün olurum, yarın olurum'dan ziyade hemen gidin aşınızı olun." diye tamamladı.