Bebek Dostu Eczacılarımıza
21 Eylül 2020

BEBEK DOSTU ECZACILARIMIZA

Ülkemizde 0-6 ay sadece anne sütü verme oranı henüz istenilen düzeye gelmemiştir. Bebeklerin, çocukların ve annelerin sağlıkları üzerine birinci derecede etki eden anne sütü ile beslenmenin  istenilen düzeye ulaşması için  Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü “Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Sağlık Kuruluşları” Programını yürütmektedir.
TNSA( Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması ) 2003 yılı verilerine göre ilk 6 ay sadece anne sütü verme oranı 20.8 dir. TNSA 2008 yılı verilerine göre sağlık çalışanlarının katkılarıyla 41.6’ya yükselmiştir. Eczacılarımızın desteğiyle bu oranı daha da yükseltebiliriz.
Anne sütü bebek ve anne için hayata en iyi başlangıcı yapmak ve yaşam kalitesini artırmak için mükemmel bir fırsattır. Enerji, protein, yağ, karbonhidrat ve diğer elzem besin öğeleriyle yeni doğanda büyüme ve gelişmeyi sağlayan, bebeğin büyümesine paralel olarak içeriği değişen biyolojik bir sıvı ve birçok biyoaktif enzim, hormon, büyüme etmeni ve bağışıklık öğelerini içeren yapısıyla eşsiz bir besindir.Yalnızca ve tek başına anne sütü ilk 6 ayda bebeğe verilebilecek en iyi yiyecek ve içecektir.Anne sütü bebeğin tüm gereksinimlerini sağlar ve dışarıdan sadece D vitamini  verilmesi gerekir. 
Her bebek için en iyi besin kendi annesinin sütüdür. Çünkü anne sütü bebeğin hem vücudunu, hem de ruhunu besler, doğumdan sonra bebeğin annenin göğsüne tensel temas sağlanarak konulması sütün gelmesini kolaylaştırır.
Anne sütü ile beslenen bebekler emzirildikleri sürece anne sütünden gelen bağışıklık maddeleri ile hastalıklardan korunmaktadır. Anne sütü bağışıklık sistemini güçlendirir, aşılara karşı immün yanıtı artırır. Bağışıklık maddelerinden Ig A (immüno globulin)sindirim ve solunum yollarını kaplayan mukoza zarlarını koruduğundan ishale ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı da belirli bir koruma sağlanmış olur.
Anne sütünün ısısı her zaman bebek için uygun düzeydedir. Bebek için her zaman taze ve sağlıklıdır. Uzun süre anne sütüyle beslenen bebeklerin yapay beslenen bebeklere göre zeka testlerinde 8-10 puan daha aldıkları görülmüştür. Anneler emzirdiklerinde kendi sağlıklarını da korumaktadırlar. Yapılan araştırmalarda emziren annelerde meme kanseri, over (yumurtalık) kanseri, uterus (rahim) kanseri, anemi, osteoporoz ( kemik erimesi) gibi hastalıklar daha az görülmektedir. 
Sağlıklı bir insanın ilaca gereksinim duymayacağı gibi anne sütü ile beslenen sağlıklı bir bebekte doğumdan sonraki ilk 6 ay süresince başka bir  gıdaya gereksinim duymayacaktır. 
Hemen hemen her anne bebeğini emzirebilir ve yeterli süt üretebilir.Çok nadir nedenlerle anneler bebeklerini emziremeyebilirler.
Annelerin emzirmeye başlayamamalarına, çok kısa sürede vazgeçmelerine  ya da beslenme açısından henüz gerekli olmadığı halde mama veya tamamlayıcı besinlere başlamalarına neden olan gerekçe, genellikle sütün salgılanmaması ya da yetmeyeceği korkusunun eşlik ettiği endişe duygusudur. Sütünün yeteceğine ilişkin güven duygusu açısından desteklenen annenin başarı ile emzirdiği görülmektedir. Bebekler doğumu izleyen en kısa sürede yarım veya 1 saat içerisinde emzirilmeli ve annelerin bebeklerini doğru emzirme tekniğiyle emzirmesi öğretilmelidir.
Başarılı emzirme, annenin bebeğini emzireceğini düşünmesi ve bunu başaracağına inanmasıyla başlar. Nasıl emzireceğini bilen anne kendine güven duyar. Emzirme konusunda kaygıları ve sorunları olan anneler en yakın sağlık kuruluşlarına yönlendirilmelidir.
Pek çok anne ilk günlerde ki emzirme desteğinin  azlığından dolayı biberon ve mama kullanmaktadır. Biberonla beslenme hastalıklara yol açabilmektedir. Biberon kullanımı mamaya karıştırılan suyun temiz olmaması, biberonun iyi temizlenememesi veya uzun süre içerisinde besinin kalması, biberon kapaklarının kullanılmaması gibi çeşitli nedenlerle bebeklerin hastalanması veya hastalığın kronikleşmesinde etkisi de düşünüldüğünde bebek ölümlerine de dolaylı neden oluşturabilmektedir.
Biberon bebekte yanlış emzirme tekniğine neden olmasından dolayı önerilmemektedir.
Bebek doğru emzirme tekniğiyle, anne memesinden emerken süt akışını sağlamak için ağzını kocaman açar, dilini öne doğru uzatır ve bunu yapmak için alt dudağını dışarı sarkıtır, dilini kullanarak memeden süt sağılmasını gerçekleştirir. Bebek birkaç emme hareketinden sonra ağızda biriken sütü yutar. Biberon emişi bunun tam tersidir. Dil geridedir ve biberonun uç kısmında dudakların hareket ettirilmesiyle kolayca süt bebeğin ağzına akar. Bebeğin ağzı tamamen açık değildir. Bebeklere biberon verildiğinde bebek anne memesini de biberon emer gibi emmeye başlar, bir daha ağzını kocaman açarak doğru teknikle anne memesini emmez. Biberon emmeye alışan bebek annesinin memesinden emerken sadece meme ucunu emdiği için meme ucu yararlarına neden olur. Anne istekli emziremez ve meme yeterince boşaltılamadığı ve etkili bir emme sağlanamadığı için gittikçe süt üretimi azalır ve bebek doymaz, kilo alamaz, bebek anne memesini emmeyi reddeder. Anneler kendi sütleri yetmediği için mama veya benzeri yiyecekler vermek zorunda kalır. Bu da bebeğin daha iyi büyüme ve gelişmesini engelleyebilir. Anne sütünün faydalarından hem bebek hem de anne yararlanamaz.
Mamaların market ve bakkallarda bakliyat, pirinç, makarna vb. gıda maddeleri ile aynı raflarda bulunması üstelik reklamının da yapılarak popüler hale getirilerek satılması, ülkemizde çalışan kadınların sayısının giderek artması da göz önüne alındığında iş yerlerinde emzirme ve süt sağma konularında ortam oluşturulmaması, mamaların anne sütüne eşdeğer veya daha üstün olduğunun zannedilmesi, doğru emzirme tekniğinin anneler tarafından bilinmemesi ya da uygulanmasındaki hatalar  nedeniyle anneler tarafından emzirme yerine mama kullanımı artmaktadır. Bu durum daha şişman  ve sağlıksız nesillerin oluşmasına ön ayak olmaktadır. 
Eczacılar tarafından eczanelerde her zaman için annelere emzirme ve bebek sağlığı konusunda bilgi verebilir ve bebeklerin sağlığı için atmaları gereken doğru adımlar anlatılabilir.
Emzirmenin korunması, özendirilmesi ve desteklenmesi konusunda eczacılara büyük görevler düşmektedir. Eczacıların bu konuda en büyük avantajı diğer sağlık personeliyle kıyaslandığında toplumsal olarak çok daha geniş kitlelere ulaşabilmeleridir. Eczaneler halkın yaygın olarak kullandığı sağlık hizmet merkezleridir. Annenin, hastaneden taburcu olduktan sonra emzirme ve bebeğinin uygun beslenmesi konularında rahatça ulaşıp danışabileceği bebek Dostu Eczaneler ön plana çıkarılmalıdır. Bebek Dostu Eczaneler projesinin hedef kitlesi öncelikle eczane eczacıları ve onların doğum öncesinde ve doğum sonrasında hizmet sunduğu annelerdir. Bebek Dostu Eczaneler Projesi kapsamında; Eczacılara emzirmenin bütün bebeklerin sağlıklı büyüme ve gelişmesi açısından en uygun besini sağlamanın tek yolu olduğu, ideal olan yaşamın ilk 6 ayında beslenmenin yalnızca emzirme yoluyla gerçekleştirilmesinin uygun olduğu, 6. aydan sonra da tamamlayıcı besinlerle birlikte 2 yaşına kadar emzirmenin sürdürülmesi  konusunda mesajlar verilmelidir.
Eczacılar, anneler ve çocukların yararı açısından eczanelerinde bulunan mamaları, emzik ve biberonları gözden geçirilip, reklam ve özendirici olmayacak şekilde düzenlemelidir.  Mamalar kulaktan dolma bilgilerle değil, doktor, eczacı, diyetisyen, hemşire gibi sağlık personeli tarafından annenin emzirmesi ve bebeğin büyüme ve gelişmesi değerlendirildikten sonra gerekiyorsa kullanılmalıdır.
1981 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün oluşturduğu anne sütü muadillerinin pazarlanması ile ilgili yasa, anne sütü ile beslenmeyi korumaya yöneliktir. Tüm  sağlık çalışanları  da bu yasaya işlevsellik kazandırmak amacıyla mama firmalarının, kendilerini reklam aracı olarak kullanmalarına engel olmalıdır. Eczanelerdeki her türlü mama reklamlarını, üzerinde firmanın ismi olan reklam amaçlı eşantiyonları ortadan kaldırmak gerekir. Mama kutuları, içleri boş dahi olsa vitrinlerde sergilenmemelidir. Mamalar, emzik ve biberonlar kapaklı dolaplarda muhafaza edilmelidir.
Eczanelerinde bu projeyi eksiksiz uygulayan eczacılar “Bebek Dostu Eczane” unvanı ile belgelendirilecek, eczaneler arasında yapılan ticari rekabetin ötesinde hizmet rekabeti ön plana çıkabilecektir.
Mamaların eczanelerde bu konuda bilgili ve yetkili olan eczacılar tarafından gerçek ihtiyaç sahibine satılması halk sağlığı açısından da oldukça önemlidir. Aynı zamanda  mamaların marketlerde değil eczanelerde satılması gereği de ortaya konulacaktır. Eczacılar, sadece mamaları raftan alıp vermek durumunda kalmayacak, eczacı olmanın sorumluluğu içinde halk sağlığını öne çıkararak, topluma mamalarla, emzik ve biberonlarla ilgili doğru bilgileri vererek anne ve bebeklerin sağlıklarına katkıda bulunacaklardır. 
İstanbul ilindeki bebeklerimiz adına gösterdiğiniz hassasiyetten dolayı şükranlarımızı sunarız.